Yeni dertlerimizden biri de “teknoloji biz insanlara ne yapacak” sorusu. Yeni bilgi işlem teknolojileri, blok zinciri, nesnelerin interneti, büyük veri, siber olanaklar; yapay zekâ ve robotlar, ileri malzemeler, dronlar; biyo ve nöro teknolojiler; jeomühendislik ve uzay teknolojileri… Bütün bunlarda çığır açıcı gelişmeler yaşanıyor. Böyle giderse teknoloji üretimde, hizmetlerde, askerlikte ve daha birçok alanda insanı gereksizleştirecek diyorlar.
Teknoloji gerçekten toplumsal ve doğal ekosistemleri–her şeyi–değiştiriyor. Teknoloji ve toplum karşılıklı birbirlerini şekillendirir, biz teknolojileri yaparız teknolojiler de bizi yapar. Her teknoloji kullanıcısının zihnini etkiler, söz gelimi bilgisayar kullanan kalem kullanandan farklı düşünür ve davranır.
Onun için “teknoloji bize ne yapacak” sorusu bizi bu kadar ilgilendiriyor. Ama bir de şu soru var: “Biz teknolojiye ne yapacağız?” Bu soru çok daha önemli, çünkü teknolojiler hiçbir zaman bazılarının bizi inandırmak isteği gibi, kendi başlarına ya da baştan belli değişmez bir patikayı izleyerek gelişmez. Tüm teknolojiler politiktir, toplumsal arzu ve uzlaşmaların sonucudur. Belli tercihlerin ürünüdür. Teknolojiler nötr de değildir, gelişimlerini belirleyenlerin değerlerine göre biçimlenirler. O nedenle kaçınılmaz da değillerdir.
Her teknolojinin faydalarının yanı sıra zararları da olur. Teknolojik gelişme çözdüğü sorunlar kadar yeni sorunlar da çıkarır. Ancak fayda ve zararları hiçbir zaman eşit olarak dağılmaz, mevcut sosyal yapı nasılsa ona göre dağılır. Sosyal yapıda eşitsizlikler ne kadar büyükse, teknolojik gelişmenin nimet ve belaları da o kadar eşitsiz dağılır. Aynı şey jeopolitik güç dengeleri için de geçerlidir. Kısaca teknolojik gelişimin her zaman kazananları ve kaybedenleri vardır.
Günümüz toplumlarında yeni teknolojilerin gelişimini bu toplumların egemen kesimleri belirliyor. Bu gelişime damgasını vuran onların değerleri oluyor. Bu gelişim onların çıkarına yol alıyor.
Egemen elitlerin ortak amacı insanlardan mümkün olduğu kadar bağımsız olmak, insana muhtaç olmaktan kurtulmak. İnsan onlar için her zaman bir maliyet ve potansiyel bir tehdit. İnsanın fiziksel gücüne olan ihtiyaç makinelerle karşılandıktan sonra, şimdi sıra onun entelektüel ve zihinsel gücüne olan ihtiyaçtan kurtulmaya geldi. Kol emeğinin otomasyonunu zekânın otomasyonu izleyecek. Otomatik kollar ve şimdi de otomatik beyinler. Gereksizleşen insanlar da her yer ve mekânda 7/24 işbaşında olacak gözetim sistemleriyle kontrol altında tutulacak. Gidiş bu yönde. Çin’de de, Amerika’da da. En azından niyetler.
Bugün yeni teknolojileri geliştirenler için etkili ve geçerli hesap verebilirlik mekanizmaları yok. Şeffaflık hiç yok. Onlar için bu kadar özgürlük hiç olmamıştı. Bu konuda küresel yönetişim mekanizmaları da yok. Çoğu politik karar alıcı da neyin geliştirilmekte olduğunu anlayacak bilgi ve tecrübeye sahip değil. (Kaldı ki bugün yapay zekâ için derin öğrenme algoritmalarını yazan programcılar bile o makinenin neyi nasıl öğrendiğini anlayamıyor, bilemiyor.)
Bize söylenen; teknolojik gelişmenin tartışılmaz ve kaçınılmaz olduğudur, geliştirilen şu ya da bu teknolojinin mümkün olan tek teknoloji olduğudur, alternatifsiz ve evrensel olduğudur. Bütün insanlığın yararına olduğudur.
Bizim görüşümüz ne? Biz, yani yeni teknolojilerden etkilenecek ve–büyük ölçüde kaybedecek tarafta– olanlar teknolojiye ne yapacağız? Teknolojinin nasıl gelişmesi gerektiğini dair bizim anlatımız ne olmalı?
Teknoloji elbette yararlı, onun gelişimine elbette bizim de ihtiyacımız var. Teknolojik gelişme insanlığa çok daha adil, barışçı, özgür, bolluk içinde, gerçekten global bir toplum geliştirmede de yardımcı olabilir. Ama bizim açımızdan soru, teknolojinin toplumun yaşamını iyileştirici, insanı güçlendirici ve eşitsizlikleri azaltıcı, insanın doğaya verdiği zararları giderici şekilde nasıl geliştirilmesi gerektiğidir. Kısaca, yeni teknolojilere insani değerlerin nasıl egemen kılınacağı sorusudur. Bu soruların cevaplarını bulmak için yeni teknolojilerden etkilenenlerin de sesini duyurabileceği koşullarda geniş diyaloğa, müzakere ve işbirliğine gerek var.
Teknoloji, alet ve becerilerin mükemmelleşmesi yoluyla değil teknoloji felsefemizin mükemmelleşmesi yoluyla mükemmelleşir.