Garo Paylan veda konuşması

Garo Paylan Meclis’e veda konuşmasında şu saptamaları yapmış:

  1. “Üç kuşaktır hiçbirimiz gün yüzü görmedi.”

Hiçbir yoruma gerek yok. Altı kelime onlarca yılın tarihini anlatıyor.

  • “Bu memlekette eşitlik, barış ve demokrasi isteyip de sıra dayağından geçmeyen kalmadı.”

MHP’lilerin bile vaktiyle falakaladan geçirildiğini düşünürsek, bu tespitin ifade ettiği dehşeti daha iyi anlayabiliriz.

Ama bütün bunlara rağmen hemen herkes sadece asıl kendisinin dayak yediğini düşünüyor, öteki dayak yiyenlere gözünü kapıyor, mağdur olarak asıl kendini görüyor.

Oysa sıra dayağından hepimizin geçtiğini kabul etmek ve diğerlerinin çektikleri acılara anlayışla yaklaşmak, politik hayatta herkesin eşit olduğunun kabul görmesinin, bunun geçerli ilke hale gelmesinin yolu olabilir.

  • “Meselemiz birbirimizin varoluşuna saygı göstermek.”

İşte “gün yüzü görmeye” başlayabilmemizin sihirli formülü! Tekçiliği siyaset ve tarih sahnesinden sürüp çıkarmanın, “deli gömleğini” yırtıp atmanın yolu. Bunun AKP seçmenlerinin de varoluşuna saygı gösterilmesini içerdiği belirginleştikçe bu yolun engebeli arazilere sapması  zorlaşacaktır.     

  • “Bu mesele bu Mecliste konuşulmayacaksa başka meclislerde meze olur.”

Batılı devletlerin çifte standartlı yaklaşımlarının oyuncağı olmaktan kurtulmanın ötesinde bu tespit aynı zamanda TBMM’ni ihya etmenin, yüceltmenin ve iktidarın gerçek kaynağı haline getirmenin de formülünü sunuyor.

Bu aynı zamanda demokrasiyi aşağılarda, yerel düzeylerde de yeniden inşa etmenin formülüdür.

Geçen Kasım’da Facebook paylaşımlarımda şöyle yazmışım:

“Yukarıdan aşağı, buyurgan, gizli kapaklı, dar tabanlı yönetimlerin yerini katılımcı, birlikte inşa edici, işbirlikçi geniş birliktelikler ancak böyle oluşur. Keyfiliğin yerini şeffaf ve hesap verir demokrasi ancak bu yolla alabilir. İnsanlar ancak bu çerçevede yurttaşlar olarak sorumluluk duymaya ve üstlenmeye başlayabilirler. Gerçek eşitliğin ülkesine ancak buradan yürünebilir.” 

Garo Paylan HDP’lidir, bu konuşmayı o partinin bir sözcüsü olarak da  yaptığını kabul edebiliriz. O nedenle bu seçimlerde HDP’nin içinde olduğu ittifakın Yeşil Sol Parti (ne güzel bir ad!) olarak yeni mecliste bu politikaların vücut bulması için çalışacağını görebiliriz.

YSP sözcüleri 14 Mayıs seçimlerinde 6’lı Masanın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceklerini (hem de amasız, fakatsız!) açıkladılar ve kendi ittifaklarının dışında kalan sol grupların da bu doğrultuya yönelmesine yardımcı oldular. Aynı zamanda kendilerinin yeni mecliste ciddi bir ağırlık oluşturması için de var güçleriyle çalışıyorlar.

Dolayısıyla “bu meselenin konuşulacağı”, yani yeni bir demokrasinin temellerinin atılacağı meclis pekâlâ 6’lı Masa ile emek ve özgürlük ittifakının ve genel olarak solun temsil edileceği bir meclis – özlediğimiz meclis, yeni bir başlangıcın meclisi ─  olabilir.

Olabilir, çünkü işi fiilen hep birlikte bu aşamaya getiren aktörler hep birlikte bu süreç içinde değişmeyi ve gelişmeyi başarmış aktörlerdir.

O yüzden hep birlikte çıtayı giderek mevcut anlaşma noktalarının daha da yükseğine çıkartmalarını beklememiz hiç de aşırı bir iyimserlik olmaz.

Olmaz, çünkü ayrıca  15 Mayıs sabahı artık tek tek hepimizin bir şeyler yapabileceği, bunun mümkün hale gelebileceği bir dönem başlayabilir. Umutlu ve iyimser olmak demek soyut bir şey değil, yapabileceğimiz somut bir şeylerin var olması demektir.

Muhalefetteki politik aktörlerin sözünü ettiğim değişim ve gelişim süreci boyunca Facebook’ta şu tespitleri paylaşmışım:

  • Adalet Yürüyüşünün ardından Haziran 2017’de:

“Artık Kılıçdaroğlu bir başka Kılıçdaroğlu, CHP bir başka CHP’dir. Bu yeni olguyu anlamaya çalışalım.”

  • Şubat 2022’de 6’lı Masa ete kemiğe bürünmeye başladığında:

“Altı parti arasındaki müzakere ve onlarla HDP arasındaki çeşitli şekillerde yürüyen müzakere aslında bir ve aynı müzakeredir, Cumhuriyet tarihimizin en önemli müzakeresidir. Üstelik bu müzakere son derece olumsuz şartlarda, iktidar çevrelerinin her türlü baskı ve saptırma çabaları altında yürütülmektedir. Ülkemizin düze çıkması, barış ve demokrasinin yolunun açılması her şeyden çok bu müzakerenin olumlu gelişmesine bağlıdır. Onun için herkesin bunun farkında olarak sorumlu davranacağını, yapıcı tavır alacağını umuyorum.”

  • Ardından Haziran 2022’de:

“Bize oyun değiştirici bir moment lazım. Bir çırpıda her seyin güzel olacağı falan değil, parametrelerin değişeceği, rüzgârın yönünün giderek değişeceği, yapılanların sonuç vermeye başlayacağı ─ galiba oraya yaklaşıyoruz.”

  • Ve sonra Meral Akşener 6’lı Masadan ayrılıp ardından ertesi gün palas pandıras geri dönmek zorunda kaldığında, 5 Mart 2023’te:

“Bence bu son adımıyla Akşener rejimin sonunu başlatmış oldu.”

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s