Bugün çok farklı coğrafyalarda birçok şehirde insanlar sokaklara çıkarak, meydanlarda toplanarak, grev ve direnişler örgütleyerek, gösteriler düzenleyerek sözlerini söylemeye başlıyorlar. Bir kentte bastırılan isyan bir süre sonra başka bir kentte yeniden boy gösteriyor. İnsanlar bütün bu eylemlerle hayatın alışılmış şekillerde devam edemeyeceğini, bir şeylerin değişmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Politika ve ekonomideki yerleşik kurumların karşı karşıya oldukları yakıcı sorunların çözümünde çaresiz kaldığını gördükçe kendileri harekete geçmeye başlıyorlar.
Bütün bu eylemlerde geçmişten farklı olarak genç erkekler değil kadınlar en önde yer alıyor. Kadınlar bugün insanlığın sosyal mücadeleler tarihinin yeni lokomotifi olarak öne çıkıyor. Bu çok umut verici, çünkü kadınlar her yerde, her coğrafyada, her sosyal kesimde varlar ve girmedikleri hiçbir alan, başaramadıkları hiçbir meslek, adım atmadıkları hiçbir faaliyet alanı kalmadı. Her yerde kendi rollerini artırmak istiyorlar. Ve çok cesurlar.
Bugün neredeyse bütün yeşil parti ve hareketlerde öncü ve lider kadroları kadınlar oluşturuyor. Geçtiğimiz hafta Finlandiya’da dünyanın en genç başbakanı olarak bir kadın işbaşına geldi ve hükümet koalisyonunu oluşturan beş partinin de başkanı kadın. Bu ayın başında da İzlanda’nın kadın başbakanı ülkesinin “büyüme değil insan odaklı bir ekonomiye” geçeceğini açıkladı. Çok uzak olmayan bir gelecekte kadınlar içinde yer aldıkları birçok önemli alanda sayısal olarak kritik kütleye ulaşacak ve o zaman her şey daha da hızlanacak.
O muhteşem koreografisi ve “şarkı sözleri” ile anında tüm dünyaya yayılan Şilili genç kadınların Las Tesis dansı sanki o günleri müjdeliyor.
***
Neoliberal ekonominin iflası Yeşil Yeni Anlaşma görüşünün güç kazanmasını getiriyor. Amerika’da 2020 başkanlık seçimlerinin ve yeni AB Komisyonun ana gündemini büyük ölçüde bu konu oluşturuyor. Dünya çapında gelişip güçlenmeye devam eden büyük çevre hareketinin doğrudan bir sonucu bu.
Bu hareket sadece Madrid’de toplanan İklim Zirvesine katılan devlet ve hükümet yöneticilerini ciddi kararlar almaya zorlamak için düzenlenen büyük eylemler gibi çabalardan oluşmuyor. Bugün enerji, tarım, imalat ve hizmetler gibi çok farklı sektörlerde—sosyal amaçlı startuplar, çalışanların kurduğu işletmeler, kooperatifler, platformlar vb.— çeşitli şekillerde örgütlenmiş irili ufaklı kuruluş ve gruplar insanı ve doğayı merkeze alan yeni yaklaşımlar deniyor. Şehirler, topluluklar, dini gruplar, hatta şirketler düzeyinde etkili iklim girişimleri gerçekleşmeye başlıyor. Yaşam tarzlarını, tüketim ve beslenme alışkanlıklarını, ulaşım tercihlerini karbon ayak izlerini azaltacak şekilde düzenlemeye çalışan insanların sayısı her tarafta artıyor.
Birçok yerde bir araya gelip gönüllü girişimler oluşturan insanlar tarafından dijital teknolojiler—3 boyutlu yazıcılar, açık kaynaklı inovasyon, büyük veri, blok zinciri vb. teknoloji ve yöntemler—atıksız imalat, döngüsel ekonomi, perma tarım ve paylaşım ekonomisi denemelerinde yaratıcılıkla kullanılıyor.
Meta alanının dışına çıkmanın, paylaşım ve onarım ekonomileri geliştirmenin yolları denenirken bir yandan da insan hakları, hayvan hakları, konut, su, gıda ve sağlık sorunları çevresinde gelişen hareketler sayısız başka odak noktası oluşturuyor.
Öte yandan 2019 birçok ülkede, özellikle batı dünyasında yerel ve bölgesel yönetimler düzeyinde katılımcı demokrasi denemeleri bakımından patlama yaşanan bir yıl oldu. Bu çabalar henüz değişik ülkelere yayılmış adalar şeklinde gelişiyor olsa da insanların giderek daha çok ilgisini çekiyor. Aslında yeni arayışlar her alanda—şirketlerde, medyada, popüler kültür sektöründe, kamu hizmetlerinde ve sivil toplumda—yaygınlaşıyor.
***
Bütün bu eylem, girişim, deneme ve arayışların hepsini aslında yavaş yavaş oluşmakta olan dev bir küresel ağın düğüm noktaları olarak görebiliriz. Katılanlar arttıkça, düğüm noktaları arasındaki bağlantılar çoğaldıkça, iletişim geliştikçe etkinliği katlanarak artacak bir ağdır bu.
Bu bir küresel sosyal inovasyon hareketidir. İnsanlar piyasaların da devletlerin de çözemediği—kimi durumda çözmek bir yana daha da derinleştirdiği—sorunlarının çözümünü kendi ellerine almaya çalışıyorlar. Toplumun şu ya da bu alanında, şu ya da bu konuda eylem ve işbirliği yapmanın yeni yollarını yaratmaya çalışıyorlar, sosyal inovasyon yapıyorlar.
Bütün bunlar politikaya, yönetişime ve sosyal değişime kökten farklı yeni bir yaklaşımın boy atmakta olduğu anlamına geliyor. Bu yeni yaklaşımda pratik eskisinden farklı olarak teorinin önünde seyrediyor. Eskiden önce aydınlar sorunların çözümlerini teorik olarak tanımlar ardından bu çözümler pratiğe tercüme edilirdi. Şimdi önce pratik geliyor. Sistematik deneme yapmanın problem çözmenin daha hızlı bir yolu olduğu görülüyor. Pratik önce geliyor, gerçek dünyada—iş hayatında, sivil toplumda ve kamu sektörünün çeperlerinde ve bizzat eylem alanlarında—yapılan deneyler yeni fikirlerin ebesi oluyor. Yaparak öğrenme analize öncülük ediyor. Aydınların rolü de fikir icat etmekten belirmekte olanı anlamlandırma ve genelleştirmeye dönüşüyor.
Önemli olan deneme ve keşif yapmak olduğu için politikalar da eskisinden farklı olarak bütün detayları belirlemeye çalışmak yerine geniş yönelimlere işaret etmekle, daha çok atılacak ilk adımı önermekle yetinmek durumunda oluyor. O yüzden de aynı sosyal inovasyon adımında farklı görüşlerden, farklı siyasi kimliklerden ya da sosyal kesimlerden insanların birlikte davranması, dayanışma ve işbirliği yapması mümkün oluyor.
İnsanlığa ve bireye ilişkin hiçbir anlayış tek başına kendisinin böyle bir girişimin kılavuzu olabileceği iddiasını öne süremiyor. Tam tersine sosyal inovasyon hareketi birbirinden çok farklı öngörü ve yaklaşımlara kucak açmaktan sadece kazanç sağlıyor. Böylece birlikte adım atma, birlikte değerlendirme, birlikte arayış süreçleri içinde birlikte atılacak yeni adımlar belirlenebiliyor.
Küresel sosyal inovasyon ağının tüm dünyaya yayılmış düğüm noktalarının ortak konusu, onları birleştiren asıl bağ, insanın rolünü artırmak çabasıdır. Sosyal inovasyonun özü, insanın rol ve katkısını artıracak kurum, pratik ve faaliyetleri geliştirmek, insanın bireysel ve kolektif olarak kendisini ve çevresini adım adım inşa etme olanaklarının artmasını sağlamaktır.