Enkazın altından çıkabilecek miyiz?

Yeni Trump yönetiminin şu kısa süre içinde yaptıkları ve söyledikleri sonucunda Batı dünyasında başlayan büyük şaşkınlık, çaresizlik, belirsizlik ve kafa karışıklığı bana biz Marksistlerin Berlin duvarının ve ardından Sovyet sisteminin çökmesi sonrasındaki durumunu hatırlatıyor. O zaman Marksizmin dayandığı temeller tartışmalı hale gelmişti, bugün de BM, NATO, Dünya Ticaret örgütü vb.’leri tarafından inşa edilen uluslararası düzenin ve demokratik ülkelerin anayasalarının hatta 1648 tarihli Vestfalya Anlaşmasından kalma ulusal güvenlik anlayışının üzerinde yükseldiği ilkeler tartışmalı hale gelmiş durumda. Batı dünyasının ayrımsız bütün geleneksel politik güçleri giderek derinleşmeye aday bir kriz içinde. Kimse geleceğe dair inandırıcı bir görüş geliştiremiyor. Ne yapacağını tam bilmiyor.

Böyle çünkü geleneksel politik anlayış ve konseptlerin, fikir ve paradigmaların bağlamı çökmüş durumda. Dün içinde geliştikleri ve etkin olabildikleri koşullar bugün yok. Sağıyla soluyla modernizmin ürünü politik sistemin yaşam bulduğu koşullar giderek tarihe karışıyor.

Bugün yeni bir bağlam, yeni bir gerçeklik var. Ne dünkü sınıflar, ne dünkü ekonomiler ne de dünkü teknolojiler var. Bugün “yeni bir insan” var ve politika, ekonomi ve kültür – bu “üç cisim” –arasındaki ilişkiler bugün farklı gelişiyor. Üstelik dün olmayan yeni bir olgu ­ iklim krizi ­ bugün yıkıcı etkileriyle boydan boya hayatımıza girmiş durumda.

Tarih artık ileriye bakamaz oldu, yüzü geriye dönük bir şekilde ilerliyor. Politik ve kültürel, hatta gezegensel “yeni tür bir gericilik” böyle ortaya çıkıyor. Bunlar geriye bakarak, herhangi bir süreklilik ya da ahlaki bütünlük aramadan, gerideki en gerici, hegemonyacı ve Hayat karşıtı politik, ekonomik ve ideolojik yaklaşım ve uygulamalar arasından kendilerine seçmece politikalar derliyorlar. O yüzden kendileri gibi politikaları da ne kadar iç çelişkilerle malul ve toplama olsa da bir bütün olarak bakıldığında “yeni”. O yüzden mevcut yaklaşımlarla karşı durulabilir değil.

Modernist dönem asıl şimdi sona eriyor. Trumpgiller ellerinde elektrikli zincirli testere ona son darbeyi indiriyorlar. Dün Marksistlerin olduğu gibi bugün de modernizmin diğer politik güçleri giderek enkazın altına çekiliyor.

Bizim deneyimimiz şunu gösterdi: Yeni yaklaşımlar, uygulanabilir yaklaşımlar geliştirebilmek kimsenin tek başına yapabileceği bir şey değil, çoğumuz kendi tarihsel kabuklarımızın tutsağıyız. Tek çare birlikte aramak, tartışmak, deneyimlemek, kabukları birlikte kırmak, birlikte gelişmek ve geliştirmek. Yeni gericiliğin acımasız testeresine karşı durmak isteyen herkes baştan hiçbir ayrım yapmadan birlikte amasız fakatsız yeni bir başlangıcın yolunu aramaya cesaret etmeli. Yoksa 20. yüzyıldan hiçbir şey öğrenmemişiz demektir.

Yorum bırakın